8 Aralık 2015 Salı

Git dediğinde 'gitme' demek istediğini bildiğim için gitmedim
İçimi dökemediğim için, söyleyeceklerim olduğu için gitmedim
Gidersem dönememekten korktuğum için gitmedim
Bir şiir daha yazmak için gitmedim
Derinliklere inandığım için gitmedim

Güzel yüzünün hatrına gitmedim
Sevdiğini bildim gitmedim
Kaldırımlar geldi aklıma gitmedim
Yollar geldi aklıma gitmedim
Üzüntülerime baktım, 'değmez' demedim, yine gitmedim
Gitmedim

Ya.. gidersem..

19 Ekim 2015 Pazartesi

25 Ağustos 2015 Salı

Size dünyanın en huzurlu yerini tarif edeceğim,
Ama orada hiçbir şey olmayacak.

Nefret olmayacak mesela. Kıskançlık olmayacak. Hırs olmayacak.
Öyle gürültü patırtı, kavga olmayacak. Hiçbir ses yükselmeyecek o yerde..

Gökyüzüne yakın olur ki özümüzü görelim.
Denizi duyalım, havayı tadalım, ağaç seslerini görelim..

Dünyanın en huzurlu yeri.
Hiçbir baş ağrımıyor orada.

Duygularımızı kaybetmemişiz, duygularımız var.
Şiirlerimizi kaybetmemişiz, şiirlerimiz var.

Günlerden cuma gibi, sular hep akıyor gibi,
Uzaktan tren geliyor gibi,
Suyun ilk yudumu gibi,
Sevdiğin şarkının en güzel kısmı gibi..
Sarılmışsın gibi, bırakmamışsın gibi,
Bırakıp, uçuyormuşsun gibi..

Hani, bir şiir daha yazabilirmişsin gibi..

3 Haziran 2015 Çarşamba

"... sevmesini bunlar biliyor. Susarak sevmesini. Erkek susar, kadın da. "Beni seviyor musun?"lar yok. "Daha mı az, daha mı çok?"lar yok. Maziden ve istikbalden şüpheler yok. Emniyet yüzde yüz. Fedakârlık bitirmiş. "Ben seninim, sen de benim." O kadar. "Sözlüyüm" diyorlar. Bitti. İki taraf da ölünceye kadar öteki için parçalanmayı göze alıyor. Sessiz. Aşk mektupları, sitemler, tehditler yok. Mutfakta bir tıkırtı İclal, Mustafa'nın çorbasını pişiriyor. Hep onu düşünüyor. Yirmi sene, elli sene hep onu düşünecek. Mustafa eşikte görünüyor. Sessiz. Dil dökmüyor. Dil olmayan yerde yalan olur mu? Onun bir İclali var. Dünya o. Mağrur, susuyor. Vazife saati. İclal daha çorbayı pişiriyor. Ne ciddiyet!
Sevmesini bunlar biliyor. Bunlar olmasa dünya ne kadar tenha ve hazin olur. ...

Bizim aşklarımız tam sevgi olmadığı için, manilere rastladığı için, taşlara çarpan su gibi kabarıyor, sıçrıyor, dağılıyor, gideceği yere rahat gidemiyor. Bütün tereddütlerimiz, şüphelerimiz, korkularımız, itimatsızlıklarımız, küçük görüşlerimiz, kendimize güvenmeyişlerimiz, iç çekişlerimiz, öfkelerimiz, isyanlarımız, hepsi, hepsi, aşkımızın tam olmamasından, yolunu bulamamasından. Bizimkisi aşk değil, aşk hastalığı; onlarınkisi aşk hastalığı değil, aşk."

Peyami Safa - Biz İnsanlar 1959

24 Mayıs 2015 Pazar

İçeride bir şey var, anlatılmayacak kadar derine işleyip, sızlatan. Düşürmekten korktuğun, çok hassas, nadide bir parçayı ezmişsin, parçalamışsın gibi. O nadide parçanın her bir taneciğini hala avucunda tutup, büyük anlamlar yüklüyormuşsun gibi.

Ne düşürülmekten korkuluyorum, ne nadideyim ne de anlamlı. Öylece boşlukta. Yankı gibi. Nerden geldiği belli olmayan ses gibi.

Ayağım takılsa da düşsem gibi...

Yok olup toza buluta karışsam gibi...

27 Nisan 2015 Pazartesi

"Ben ihtiyaç duyulmak istiyorum. Benim birisinin hayatında vazgeçilmez olmaya ihtiyacım var. Bütün boş vaktimi, egomu ve dikkatimi yiyip bitiricek birine ihtiyacım var."-Chuck Palahniuk

5 Ocak 2015 Pazartesi

Hatırımda bir gün var,
Hatırladıkça içimi sızlatan
Elini uzatıp Venedik katedraline doğru
Ama ile başladığın..
Zamana cerrahi bir müdahale etsem,
Girerdim kanına o dakikanın
Ne o unutulmaz anı kirletirdim,
Ne de yanaklarının güzelliğini..

Üzüldüğün o naif cümlenin altında,
Ezer beni oturduğum kaldırımın taşları..