24 Kasım 2013 Pazar

Sen hiç ruhunu gördün mü?

Bazen, kendin olmaktan çıkıp karşındakinin istediği insan olursun. Halbuki o seni zaten olduğun gibi sevmiştir. Asıl sevilesi olan kendi halindir. İçindir, özündür.
Ama işte hayat adını verdiğimiz beş harfli yoksul düzen bazen sevdiğin şeyin o değil de bir 'düzen' olduğunu hissettirir. Eleştirirsin. Kolunu, bacağını, anlını, yolunu.. Böyle bir şey midir ki o beş harfli yoksunluk? Bu mudur yani kesin yargıya vardıran tutum? İçin, özün, dosdoğru kalmışken, üstelik bu kadar dosdoğrusu etrafımızda yokken, neden bu bodoslama eleştiri? Bi bak. Gözünü aç. Niyeti gör. Gözündeki ışığı gör. Yargılamadan. Yargıları at. Yak. Yık. Ne biliyorsun ki neler olup bittiğini, onu nelerin sınadığını. Cümleleri harf yığını olarak görme. İçine bak. Hisset. İnsan ölümü yaklaştığında bunların hiçbiri önemli olmaz. Maddesel değer gibi kalır. Sen saygınlığını içinde arasana.. Ruhunda arasana.. Ruhunda. Ruh. Ne demek biliyorsun değil mi? O ruhtan herkeste var, ama kimisinde daha sağlam var, daha belirgin var. Onu gör.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder